Dilimizin Zenginlikleri Dede Korkut

Dilimizin Zenginlikleri Dede Korkut

Dilimizin Zenginlikleri Projesi Kapsamında okulumuzda Dede Korkut tarzında yazılan hikayeler arasında 1. seçtiğimiz öykümüz...

18.01.2024 46

 

KOCA YÜREKLİ ÇAĞLAYAN

 

Bir zamanlar bir köy obası varmış. Bu obada doğan erkekler yirmi yaşına kadar ailesinin verdiği isim ile yaşar, yirmi yaşından sonra bu obada kafesin içinde bulunan aslanla savaşır, kazanırsa adlarını Dede Korkut koyardı. Savaşan erkeklerin yarısı ölür, diğer yarısı da ağır yaralı olarak kurtulurdu. Bu obada Ali Bey adında çok zengin bir bey vardı. Bu beyin hiç çocuğu olmuyordur. Bir gün obada üzgün bir şekle gezerken bir anda Dede Korkut belirmiş ve ona sormuş:

 

-Neden üzgünsün?

 

Ali Bey:

 

- Boş ver Korkut Dede.

 

Dede Korkut:

 

-Sen söyle, elbet bir çaresi bulunur.

 

Ali Bey:

 

-Hiç çocuğum olmuyor. Buna üzülüyorum.

 

Ali Bey:

 

Çaresi var evlat.

 

Ali Bey:

 

-Nasıl? Çabuk söyle dede.

 

-Bak şu dağı görüyor musun? İşte orada ucu mavi bir ot var. Onu al, obadaki bütün hastalara yedir, dedi.

 

Birden ortadan kayboldu Dede Korkut. Ali Bey, Dede Korkut’un dediklerini yaptı. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovaladı. Sonunda Ali Bey’in bir oğlu oldu. Ali Bey sevinçten yere göre sığamıyor, adeta mutluluktan uçuyordu. Dede Korkut’a binlerce kez hayır duası etti.

 

Ali Bey, dünyaya gelen oğlunun ismine Çağlayan koydu. Çağlayan, kendi ismini çok seviyordu. Sonunda yirmi yaşına geldi. Onun da diğerleri gibi aslanla savaşma çağı gelmişti. Çağlayan, aslan ile savaşmak için meydana geldi ve kafesten çıktı. Aslan tek solukta Çağlayan’ın yanına geldi. Çağlayan hiç korkmuyordu. Vahşi aslana sert bir tekme attı ve aslan yere yığıldı. Çağlayan yerden devasa bir taş aldı ve aslana doğru fırlattı.  Aslan, aldığı darbe ile orada can verdi. Mücadeleyi izleyen herkesin ağzı açık kalmış, adeta şaşkınlıktan gözleri yerlerinden çıkmıştı. O anda birden Dede Korkut meydanda belirdi. Önce Çağlayan’a dua etti. Tam Çağlayan’a yeni ismini verecekken Çağlayan:

 

-Dur! Dur!

 

             Dede Korkut:

 

-Niye durayım, ne oldu?

 

Çağlayan:

 

-Ben adımı seviyorum ve değiştirmek istemiyorum, dedi. Çağlayan.

 

Dede Korkut:

 

-Tamam, sen koskoca aslanı öldürdün. Bana da kararına boyun eğmek düşer, dedi.

 

Çağlayan o günden sonra ismiyle mesut şekilde yaşıyordu. Bir gün Çağlayan’ın babası Ali Bey ormanda yürürken eşkıyalar tarafından kaçırıldı. Babasının kaçırıldığını öğrenen Çağlayan çok sinirli bir şekilde obadan çıktı. Babasının kaçırıldığı yer olduğunu düşündüğü yerde eşkıyaların düşürdüğü hançeri buldu. Hançer tanıdığı ve oralarda hiç de sevilmeyen bir gruba aitti. Neyse ki Çağlayan yerlerini biliyordu. Cesur ve güçlü planlar yaparak eşkıyaların obasına baskın yaptı. Tek başına adeta cesur bir döv gibi görünen Çağlayan’ın gözlerinden ateş fışkırıyordu. Çağlayan eşkıyalarla korkusuzca savaştı. Hepsini bir bir yere devirmişti. Bu mücadele sonucunda Çağlayan babasını kurtarmıştı. Obaya döndükleri zaman Çağlayan ve babası Ali Bey büyük bir coşkuyla karşılandı. Onlar adına şölenler düzenlendi. Eğlenceler başladı ve ziyafetler verildi. Tam o esnada Dede Korkut Çağlayan’a:

 

-Pusatın ak, yüreğin kavi olsun, bu olaydan sonra senin adın Koca Yürekli Çağlayan olsun, dedi.

 

O günden sonra Koca Yürekli Çağlayan olmuş ve herkes artık onu bu adla bilmiş. Koca Yürekli Çağlayan cenkten cenge, savaştan savaşa girmiş ve ünü tüm dünyaya yayılmış.